Enflasyon düzeltmesi uygulaması turizm sektöründe endişeye neden oldu. 2023 yılı sonunda vergi sistemine dahil edilen enflasyon muhasebesi uygulaması kapsamında yapılması gerekli olan enflasyon düzeltmesi, işletmelere ilave vergi olarak yansıyabilecek.
Konuyla ilgili bir değerlendirme yapan Türkiye Otelciler Birliği (TÜROB) Başkanı Müberra Eresin, enflasyon muhasebesine karşı olmadıklarını, ancak düzeltmenin ilave bir vergisel etkisinin olmaması gerektiğini söyledi. Eresin, şu görüşleri dile getirdi: “Turizm yatırımları, ülkesine güvenen başarılı turizm yatırımcılarının aldıkları büyük risklerle önemli oranda kaynak sarf edilerek kısa sürede tamamlanmakta, ancak yatırımın geri dönmesi ise sektörün temel özelliği gereği uzun vadede gerçekleşmektedir. Yani turizm yatırımları öz sermaye ve büyük ölçekli banka kredileriyle gerçekleşmekte, işletmenin faaliyete geçmesi sonucunda borçlar uzunca süre planlı bir şekilde ödenmektedir. Buradaki temel soru, henüz para kazanmayan ve satış geliri oluşmayan bu işletmelerden ilave olarak getirilen vergi nasıl tahsil edilecek? Enflasyon düzeltmesinin birçok mükellefi ilave vergi yüküyle karşı karşıya bırakacağı görülüyor. İşletmeler için dezavantajlı bir durum ortaya çıkmaktadır. Uygulamanın sadece bir muhasebe işlemi olarak ele alınması gerekir. 2023 dönemine ilişkin düzeltmeyle birlikte 2024 yılından itibaren yapılacak düzeltme işleminde enflasyon düzeltme farkları gelir tablosu ile ilişkilendirilerek vergi matrahını doğrudan etkileyecektir. Düzeltmenin vergisel etkisi olacaktır. Yani şirketler ödemesi gerekenden daha fazla vergi ödeyecektir. Özellikle yatırım sürecinde olan işletmelere büyük tutarlarda ilave vergi çıkabilecek. Bu uygulamasın vergisel bir sonuç doğurması arzu edilen bir durum değildir. Temel beklentimiz bu uygulamayla işletmelere ilave bir vergi çıkmaması ve Maliye’nin her hâlükârda oluşabilecek ilave vergilerin terki yönünde adım atmasıdır. Aksi halde birçok işletmemizin finansal yapılarında önemli oranda zorluklar çıkacağını bekliyoruz.”
“Sonuna kadar destekliyoruz”
Hükümetin Orta Vadeli Programı uygulama kararlığında olduğunu, buna da TÜROB olarak sonuna kadar destek verdiklerini belirten Eresin, şunları söyledi: “Enflasyon düzeltmesi uygulamasının ana amacı işletmelerin enflasyon karşısında mağdur olmasının engellenmesiydi. Ancak şirketler bugünkü durumda kazanmadıkları paranın vergisini ödemekle karşı karşıya. Vergi bir vatandaşlık görevidir. Verginin adil dağılımı da çok önemlidir. Enflasyon düzeltmesi hesaplamalarıyla ortaya çıkacak farklardan dolayı ilave vergi çıkması pek adil bir durum olmayacaktır. Ödemesi gerekenden daha fazla vergi ödemek durumunda kalan işletmelerde ciddi sıkıntılar yaşanabilir. Maliyenin çıkabilecek vergilerin terkini yönünde bir düzenleme yapmasını bekliyor ve talep ediyoruz.”
“54 sektörden binlerce satın alma yapıyoruz”
Turizmin direkt olarak 54 sektörü etkilediğine dikkat çeken Eresin, “Bununla birlikte bu 54 sektörden binlerce kalem irili ufaklı satın almalarla işlem yapan otellerin enflasyon muhasebesi işlemlerinin, üstelik tam da sezon olarak adlandırdığımız sektörün en yoğun dönemini yaşadığımız bugünlerde, mali müşavir ve muhasebe kadrolarının sağlıklı bir değerlendirme yapmalarını da mümkün kılmamaktadır. Günümüzün zorlu piyasa ve rekabet koşullarının yanında özellikle nitelikli hizmet sunumuna yönelik istihdam alanında zorlu süreçlerle karşı karşıya bulunan turizm, Türk ekonomisinin can damarlarından biridir. Bu itibarla 2024 yılı hedefimiz 60 milyon ziyaretçi ve 60 milyar dolar turizm geliri hedefine ulaşmak üzere canla başla mücadele ettiğimiz bugünlerde çalışmalarımıza sekte vurmamak üzere Hükümetimizin gelişmelerden sektörümüzü rahatlatacak bir adım atmasını beklediğimizi ifade etmek istiyorum” ifadelerini kullandı.
‘Şirketlerimiz finansal kırılganlıklarla baş başa kalabilir’
Demirtaş Organize Sanayi Bölgesi Sanayici İş İnsanları Derneği (DOSABSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Nilüfer Çevikel ise enflasyon düzeltmesinin KOBİ’lerin gelirleri yerine ‘yatırımlarından’ vergi verir hale getirdiğine işaret ederek, “Yatırım yapmış ve satış geliri henüz oluşmayan bir şirketten vergi tahakkuk ettirilmesi adil değil. Enflasyon düzeltmesi vergisinden dolayı, yeni yatırım yapacak şirketler yeni yatırımdan vaz geçer” dedi. 2024 yılı ikinci dönemi için enflasyon muhasebesinin firmaları olumsuz etkilediğini belirten Çevikel, “Devam eden yatırımlar için enflasyon muhasebesi yapılarak vergi doğuyor. Bu, işletmeleri finansal açıdan zora sokacak bir durum. Şirketlerin başkaca gelirleri yoksa, yapılan yatırımdan kaynaklanan ve enflasyon muhasebesi sonucu oluşacak verginin doğmaması gerekir” şeklinde açıklamada bulundu.
Enflasyon düzeltmesinin mevcut ekonomik koşullarda işletmelere ek vergi yükü getirmesinin, iş dünyasının finansal dengelerini zorlayabileceğine dikkat çeken Çevikel, “Öz kaynağı güçlü, aktif varlığı daha düşük olan işletmelerde zarar artırıcı sonuç doğuracak olan enflasyon düzeltmesi, parasal olmayan aktif varlıkları güçlü, finansmanını borçlanma ile yapan, öz kaynağı düşük işletmelerde ise, enflasyon düzeltmesi kâr artırıcı sonuç doğuracaktır” dedi. Çevikel, vergi muafiyetiyle desteklenmeyen bir enflasyon düzeltmesi uygulaması nedeniyle “Şirketlerimizi finansal kırılganlıklarla baş başa bırakabilir ve üretimden yatırıma kadar birçok alanda durgunluğa yol açabilir” uyarısında bulundu.
MÜSİAD: Özkaynağı zayıf olana ek vergi
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) da enflasyon düzeltmesinin bu haliyle uygulanması durumunda özkaynak ve finansman sıkıntısına neden olacağına dikkat çekti.
Düzenlemenin işletmelerin finansal sürdürülebilirliğini tehdit edebileceğine işaret eden MÜSİAD, açıklamasında “Enflasyon düzeltmesi farklarının vergilendirilmesi, ekonomik büyüme ve istikrar üzerinde olumsuz etkilere yol açma noktasında, yüksek bir risk taşımaktadır. Yatırımcı güveninin zedelenmesi, sermaye maliyetlerinin artması, şirketlerin finansal sağlığının zayıflaması ve uluslararası rekabet gücünün azalması, bu tür bir vergi politikasının doğurabileceği başlıca sonuçlar arasındadır” ifadelerine yer verdi.
Açıklama şöyle devam etti: “Enflasyon düzeltmesi farklarının vergilendirilmesiyle özkaynağı güçlü fakat parasal olmayan aktif varlıkları, yani stokları, iştirakleri, maddi duran varlıkları, maddi olmayan duran varlıkları düşük olan firmalar açısından gider yönlü, yani zarar artırıcı olup, ödemesi gereken vergiden daha az vergi ödemektedir. Bununla birlikte özkaynağı güçsüz olan fakat parasal olmayan aktif varlıkları yani stokları, iştirakleri, maddi duran varlıkları, maddi olmayan duran varlıkları yüksek olan, finansmanını borçlanma ile yapan, borçlu olan işletmeler açısından ise gelir yönlü, yani kâr artırıcı olup, ödemesi gereken vergiden çok daha fazla bir vergi ödemek zorunda kalmaktadır.” Açıklamada “bu tür vergilendirme politikalarının yeniden gözden geçirilmesi ve daha uygun çözümler bulunmasının elzem” olduğu belirtildi.